top of page

Sözleşmeli Personellerin Yasal Hakları ve İptal Davası Başvuru Aşamaları

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası hükmü uyarınca kamu idare, kurum ve kuruluşlarında mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri sözleşmeli personel olarak adlandırılmaktadır. Sözleşmeli personellerin çalıştırılmasına dair esaslar Bakanlar Kurulunun "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar" adlı kararında düzenlenmektedir. Bu yazımızda sözleşmeli personellerin yasal haklarını ana hatları ile açıklayacağız.


Sözleşmeli personellerin ücreti; pozisyon unvanı, bu unvana ilişkin eğitim düzeyi, kamu kurum ve kuruluşlarında aynı kadro veya pozisyon unvanında geçen hizmet süresi dikkate alınarak tespit edilmektedir. Sözleşme ile çalıştırılacak personele ödenecek ücretlerin aylık brüt tutarı ile sağlanacak diğer parasal ve ayni menfaatlerin yıllık brüt tutarının on ikide birinin toplamı 5.754,98 TL’yi (Temmuz 2018 tarihi itibariyle) geçemez. Sözleşme ile çalıştırılacak personellere sözleşme ücreti dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamamaktadır. Ödemeler her ay başında peşin olarak yapılır.


Sözleşmeli personeller, sözleşmelerinde belirtilen görev yeri dışında çalıştırılamaz. Görev yeri dışına geçici olarak gönderilenlerin gündelik ve yol giderleri, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerinde saptanan süreyi ve 1 inci derece Devlet memurlarına ödenen harcırah miktarını aşmamak üzere sözleşmelerde belirtilir.


Sözleşme süreleri mali yıl ile sınırlı olup, ilgililer sözleşmelerinde belirtilen görev dışında başka bir işte çalıştırılamaz.


Fiilen, askerlik ve doğum dışında kesintisiz en az 2 hizmet yılını tamamlayanlardan;

  • Sürekli tam iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanması veya toptan ödeme yapılması,

  • Hizmetlerine gerek kalmadığı için sözleşmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi,

  • Sözleşmenin feshedilmesi,

  • İlgilinin işe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,

  • İlgilinin ölümü,

hallerinden birinin gerçekleşmesinden dolayı hizmet sözleşmesi sona erenlere, çalışılan her tam hizmet yılı için ayrılış tarihindeki hizmet sözleşmesinde yazılı aylık brüt ücret tutarında iş sonu tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de, tam yıl için hesaplanan miktardan o süreye isabet eden tutar kadar ödeme yapılır. Ölüm halinde, yukarıdaki hesaplanacak tutar, ölenin kanuni mirasçılarına ödenir.


Sözleşme ile çalıştırılan personel dışarıda kazanç getirici başka bir iş yapamaz. Kurumlarda geçen hizmet süresi, bir yıldan on yıla kadar olan personele yirmi gün, on yıldan fazla olanlara otuz gün ücretli yıllık izin verilir. Sözleşmeli kadın personele, doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta süre ile ücretli doğum izni verilir. Sözleşmeli personele isteği üzerine; eşinin doğum yapması halinde on gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde ve her olay için yedi gün ücretli mazeret izni verilir.



 

İDARİ İŞLEMİN İPTALİ DAVASI


İdare hukukunda iptal davası; idari yargı yolunda açılan ve idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan bir davadır. İptal davası, idari işlemlerin yetki, sebep, şekil, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olmaları nedeniyle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan bir idari dava türüdür.


İdari yargı, yerindelik denetimi yasağına aykırı bir şekilde ve idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar veremez. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.


İptal Davası Açma Süresi


İptal davası, işlemin tebliği veya niteliğine göre ilanından itibaren belli bir dava açma süresi içinde açılmalıdır. İptal davaları, işlemin niteliğine göre “genel dava açma süresi” ve “özel dava açma süresi” olmak üzere iki türdür.


Genel Dava Açma Süresi: İptal davası açma genel süresi, Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 gün ve vergi mahkemelerinde 30 gündür. Bu süreler, hukuken zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süre niteliğindedir. Kural olarak tüm idari işlemlere karşı iptal davası açma süresi genel dava açma süreleridir.


Özel Dava Açma Süresi: İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda veya özel maddelerde, genel dava açma sürelerinin dışında ayrı dava açma süreleri öngörülebilir. Bu durumda genel dava açma süresi değil, idari işleme dair kanunda öngörülen özel dava açma süresi ne ise, o özel süre uygulanır. Ancak, özel dava açma süresinin uygulanabilmesi için idare tarafından yapılan işlemde özel dava açma süresi açıkça gösterilmelidir. Özel dava açma süresi idari işlemde açıkça gösterilmeyen hallerde, o idari işlem aleyhine genel dava açma süreleri içinde iptal davası açılabilir.


İptal davası açma sürelerinin işlemeye başlaması:

İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, yani işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren dava açma süresi işlemeye başlar.


Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği; tarihi izleyen günden itibaren dava açma süresi işlemeye başlar.


Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren on beş gün sonra dava açma süresi işlemeye başlar.


İdari işleme karşı üst makamlara başvurma halinde iptal davası açma süresi:

İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.


Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır (Zımni red).

İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.


İdari makamlara bir işlem veya eylem yapılması için başvurulması halinde iptal davası açma süresi:

Henüz iptal davasına konu olabilecek bir idari işlem yok iken veya var olmasına rağmen ilgilinin bilgisi yoksa; ilgili kişi idareye bir dilekçeyle başvurarak bir işlem veya eylem yapılmasını talep edebilir.


60 gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İdare hukukunda bu duruma “zımni red” denilmektedir. Zımni red halinde ilgililer 60 günlük cevap süresinin bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre dava açabilirler.


60 günlük süre içinde idarece cevap verilmesine rağmen, verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. İlgilinin kesin cevabı beklediği hallerde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren 6 ayı geçemez.


Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.


İptal Davası Açma Sebepleri Nelerdir?


İdari işlemlere karşı iptal davası; işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu açısından hukuka aykırı olmaları halinde açılabilir. Hukuka aykırı işlemler şu şekilde tespit edilir:


Yetki Bakımından Hukuka Aykırı İdari İşlemler: İdari makamlar, kanunun açıkça yetki vermediği bir idari işlemi yapamazlar. İdare hukukunda idarenin “yetkisizliği” asıl, yetkisi ise istisna olarak kabul edilir. Yetkisiz bir idari makam tarafından yapılan idari işlemin daha sonra yetkili makam tarafından kabul edilmiş olması dahi, hukuka aykırı idari işleme hukukilik kazandırmaz.


Usulde paralellik ilkesi gereği, bir idari işlemi hangi kurum yapmışsa işlemde değişiklik yapma, kaldırma veya geri alma yetkisi de o kuruma aittir. İşlemde değişiklik yapılırken veya geri alınırken bu ilkeye uyulmaması işlemin iptali nedenidir.


Şekil Bakımından Hukuka Aykırı İdari İşlem: Tüm idari işlemler belirli biçim şartlarına uyarak tesis edilirler. İdari işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için yasa, tüzük yönetmelik gibi mevzuatta öngörülen biçim koşullarına uygun yapılması gerekir. İdari işlem yapılırken ön bir karar alınması veya bir görüş alınması gerekiyorsa, bu aşama atlanarak yapılan işlem hukuka aykırı hale gelir.


Sebep Yönünden Hukuka Aykırı İdari İşlem: İdari işlemlerde sebep; idarenin, idari işlemi yapma gerekçesi, idari işlemi yaparken hangi kamusal hizmet veya gerekliliği göz önüne alarak işlem yaptığıdır. İşlem takdir yetkisinin kullanımına dayalı olsa bile sebepsiz yapılamaz. Çünkü, sebebi olmayan idari işlemin kamu yararına olup olmadığı denetlenemez. İdari işlemin dayandığı sebep hukuka ve idarenin açıkladığı sebepler gerçeğe aykırı ise idari mahkemeler işlemin iptali kararı verir.


Konu Nedeniyle Hukuka Aykırı İdari İşlem: İdari işlemin konusu; o idari işlemin meydana getireceği hukuki neticedir. Örneğin, kamulaştırma işleminin konusu, bir kimseye ait gayrimenkul mülkiyetinin bedeli karşılığında idareye geçirilmesidir. Konu bakımından hukuka aykırılık, esasa ilişkin hukuk kuralının yanlış veya eksik uygulanması ile ortaya çıkar. İdare, bazı durumlarda açık olan hukuk kurallarını yerine getirmek istemez.


Amaç Yönünden Hukuka Aykırı İdari İşlem: İdare hukukunda tüm idari işlemelerin genel amacı “kamu yararı” olarak ifade edilir. Ancak, kanunlar bu genel amacın dışında özel bazı amaçlar için de idari işlem tesis edilmesini gerektirebilir. İster genel amaçla isterse kanunun öngördüğü özel amaçla yapılmış olsun, tüm idari işlemlerin amaç bakımından hukuka uygun yapılması gerekir. Kamu yararı genel amacına veya o işlem için kanunla belirlenmiş özel amaca aykırı yapılan işlemler, amaç yönünden hukuka aykırı idari işlem olarak kabul edilir. Özellikle belirtelim ki, işlemin amaç yönünden hukuka aykırı olduğunun davacı tarafından ileri sürülmesi gerekir. Aksi takdirde, idari mahkemeler işlemin amaç yönünden hukuka aykırı olup olmadığını değerlendirme konusu yapmaz.


Yürütmenin Durdurulması Kararı


İdari işlemin iptali davasının en önemli unsuru tedbir mahiyetindeki yürütmenin durdurulması kararıdır. Yürütmenin durdurulması kararı, aleyhine iptal davası açılan işlemin idare tarafından davanın sonuçlanması beklenmeden uygulanması halinde kişilerin zarara uğramasını engellemek amacıyla verilen geçici nitelikte bir karardır.


Danıştay, vergi veya idare mahkemesinde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. Yürütmenin durdurulması davacı tarafından ayrıca talep edilmelidir. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır. Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için kanunun aradığı şu iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir :

  1. İdari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması,

  2. İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması.


Yukarıdaki iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra, mahkeme tarafından gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.


Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkansız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.

Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir.


İdari İşlemlerin İptali Kararının Sonuçları


İdari işlemin iptal edilmesiyle birlikte, idari işlem tesis edildiği andan başlamak üzere tüm sonuçlarıyla birlikte geçmişe etkili bir biçimde yürürlükten kalkar. İptal edilen idari işlem, dava açmasalar bile aynı konuyla ilgili herkes açsından iptal edilmiş olur.İptal davası ile idari işlemin hukukiliği, yani hukuka uygun olup olmadığı tartışılır. İdari yargı yerlerinin denetim yetkisi (2577 sayılı Kanun m.2), kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanımının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa söz konusu yetkilerin idari yargı tarafından kullanılması sonucunu yaratmaz. Bu bakımdan idari işlemlere (bireysel ya da düzenleyici) yönelik yargı denetimi, bu işlemlerin Anayasa ve hukukun genel ilkelerine, yasa, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile yargısal içtihatlara uygun olup olmadığının denetlenmesidir. İdarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının somut biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisine sahip olmaları halinde yapılacak yargısal denetim, idarenin tercih ettiği seçeneğin ve bunun uygulanmasının hukuka uygun olup olmadığının araştırılması ve saptanması ile sınırlanmıştır. İdari yargının idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem ve eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri halinde, hukuka uygunluk denetimi aşılarak yerindelik denetimi yapılmış olacaktır.

 
 
 

Comments


bottom of page