Usulsüz Tebligatın Takibin Kesinleşmesine ve Zaman Aşımına Etkisi: Güncel Kararlar Işığında Hukuki Bir Değerlendirme
- Av. Yavuzhan Varol
- 28 Mar
- 3 dakikada okunur
Giriş
Tebligat hukuku, adil yargılanma hakkının en temel yapı taşlarından biridir. Bir davanın ya da takip işleminin taraflara ulaşmaması, sürecin sağlıklı işlemesini engeller. Özellikle icra hukuku bakımından, tebligatın geçerliliği, takibin kesinleşmesi ve zaman aşımı süreleri doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda, son dönemde verilen mahkeme kararları ışığında usulsüz tebligatın takibe ve zamanaşımına etkileri ele alınacaktır.
1. Karar İncelemesi I: Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesi - 2024/1156 E., 2025/28 K.
Bu kararda, alacaklı tarafından başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri, borçlunun fiilen oturmadığı ve hiçbir zaman yaşamadığı bir adrese gönderilmiştir. Tebligat iade olmamış, ancak 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. ve 21. maddeleri kapsamında yapılan değerlendirmede tebligatın tebligata elverişli olmayan bir adrese yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkeme, tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle takibin kesinleşmediği, dolayısıyla zaman aşımı süresinin işlemeye devam ettiği kanaatine varmıştır. Karar, özellikle muhatabın bilinen son adresine yapılan tebligatın fiilen tebligata elverişli olup olmadığının araştırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
2. Karar İncelemesi II: Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi - 2021/618 E., 2021/846 K.
Bu kararda ise borçlu hakkında 2007 yılında başlatılan bir ilamlı takipte, tebligatın borçlunun ticaret siciline kayıtlı adresine yapıldığı görülmüştür. Borçlu, bu adresten taşınmış olsa da, mahkeme Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında, ticari işletmelere yapılan tebligatların adres değişikliğine rağmen geçerli sayılacağına hükmetmiştir.
Tebligatın iade edilmesine rağmen aynı adrese yapılan yeni tebligatın geçerli olduğu, bu nedenle takibin kesinleştiği ve borçlu hakkındaki işlemlerin zamanaşımına uğramadığı değerlendirilmiştir.
3. Doktrinsel Görüşler
Prof. Dr. Baki Kuru’ya göre, tebligatın geçerliliği yalnızca şekle değil, tebligatın muhatabına ulaşabilir olup olmadığına da bağlıdır. Kuru, özellikle gerçek kişiler bakımından fiili ikamet adresinin esas alınması gerektiğini vurgular.
Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez ise, ticari işletmelere yapılacak tebligatlarda sicil adresi esas alınmalı, ancak bu adresin kullanılabilirliği konusunda alacaklıdan makul bir özen beklenmelidir der.
4. Yargıtay İçtihatları
• Yargıtay 12. HD, 15.10.2012, 2012/12248 E., 2012/29337 K.
“Alacaklı, borçlunun adres değişikliğini bilmesine rağmen eski adrese tebligat yapılmasını istemişse, yapılan tebligat geçerli sayılmaz.”
• Yargıtay 8. HD, 09.04.2019, 2018/8854 E., 2019/3529 K.
“Borçlunun ticaret siciline kayıtlı adresine yapılan tebligat, iade edilse dahi geçerli kabul edilir.”
Bu içtihatlar, ticari işletmeler ile gerçek kişilere yapılan tebligatlarda farklı değerlendirme kıstasları uygulandığını ortaya koymaktadır.
5. Değerlendirme ve Sonuç
Yukarıda yer verilen kararlar ve içtihatlar ışığında;
• Gerçek kişiler bakımından, tebligatın ulaştığı adresin fiilen ikamet edilen veya en azından erişilebilir bir adres olması gerekir.
• Ticari işletmeler bakımından ise, ticaret siciline kayıtlı adres esas alınır. Ancak iade edilen tebligatlar için alacaklının kötü niyeti varsa, bu durum tebligatı geçersiz kılabilir.
• Usulsüz tebligat nedeniyle takip kesinleşmemiş sayılır ve bu durumda zaman aşımı süresi işlemeye devam eder.
• Her somut olayın delillerle birlikte değerlendirilmesi, içtihatlarla sabit hale gelmiş genel kuralların özenle uygulanması gerekir.
Sık Sorulan Sorular: Tebliğ Hakkında Bilinmesi Gerekenler
1. Tebligat mutlaka borçlunun kendisine mi yapılmalıdır?
Hayır. Tebligatın bizzat muhataba yapılması esas olsa da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. ve 17. maddelerine göre muhatap yerinde bulunamazsa; aynı konutta oturan aile bireylerine, hizmetçiye veya iş arkadaşına tebligat yapılabilir. Bu kişilerin tebligatı kabul etmesi ve imza atması halinde tebligat geçerli sayılır.
2. “Hasıma tebliğ” ne demektir?
Hasıma tebliğ, takip veya davanın karşı tarafı olan kişi ya da kuruma yapılan resmi bildirimdir. İcra hukuku bağlamında, ödeme emri gibi işlemlerin borçluya (veya yasal temsilcisine) ulaşması gerekir. Bu tebligatla borçluya savunma hakkı tanınır ve süreler işlemeye başlar.
3. Tebligatın komşuya yapılması geçerli midir?
Hayır. Tebligat yalnızca kanunda belirtilen kişiler (örneğin aynı konutta oturan aile bireyleri veya hizmetçiler) aracılığıyla yapılabilir. Komşu gibi dış çevreye yapılan tebligatlar geçerli değildir ve usulsüzlük teşkil eder.
4. Tebligat iade olursa tekrar gönderilmeli midir?
Evet. Tebligatın iade olması, tebligatın muhatabına ulaşmadığını gösterir. Bu durumda alacaklı ya da ilgili merci, yeni bir tebligat çıkarmalı ve Tebligat Kanunu m.21/2 kapsamında işlem yapmalıdır.
5. Usulsüz tebligatla takip kesinleşirse ne olur?
Borçlu, usulsüz tebligat nedeniyle icra mahkemesine şikâyette bulunabilir. Mahkeme, tebligatın usule aykırı yapıldığına karar verirse, takip kesinleşmemiş sayılır ve yapılan işlemler geri alınabilir.
6. Hasıma yapılan tebligat ile süre ne zaman başlar?
Tebligatın usule uygun şekilde yapılmasından itibaren süreler işlemeye başlar. Tebligat, muhatabın kendisine veya kanunen geçerli temsilcisine yapıldığında süre başlar. Usulsüz bir tebligat süreyi başlatmaz.
Comentários